Vee Aydın'dan ayrılıp yola koyuluyoruz. Kuşadası ve aydın gezisi için buraya, pamukkale gezisi için buraya tıklayabilirsiniz. İlk hedef Meryem ana evi sonra Efes sonrasında da Şirince ve en son durak Alaçatı.
Meryem ana evinin çok güzel bir doğası var. Manzara izlemek için bile o dağ yolu tırmanılabilir. Hırıstiyanlar orada 15 Ağustos'ta hacı oluyorlar. Hz.Meryemin son yıllarını yuhanna ile birlikte burda geçirdiğine inanılıyormuş. Fakat okuduğum bazı kaynaklara göre hz. meryemin son yıllarını nerde yaşadığı nerede öldüğü bilinmemekteymiş. Her neyse biz gittik gördük, bizimde peygamber kabul ettiğimiz Hz.İsanın annesidir ve değerlidir. Hatta şifalı sayılan suyundan da içtik. Ama tabi durum biraz ticaride olabilir girişte ya arabanıza yada size ücret alıyorlar kaçarı yok yani :) araçla iki kişi girdik ve 18 tl verdik.
![]() |
Meryem ana evinin içinden bir görüntü |
![]() |
Panolardan oluşturulmuş dilek bağlama alanı |
![]() |
şifalı olduğuna inanılan su içme çeşmeleri |
Efes gezimizide tamamladıktan sonra şirinceye gidip güzel bir akşam yemeği yiyelim dedik. Şöyle yöresel güzel zeytin yağlıların tadına bakalım istedik. Şirinceye dar çok virajlı bir dağ yolu sizi götürüyor. Zaten kendisi tam anlamıyla bir köy ve arabanızı ya girişe parkedeceksiniz yada ilerideki otoparka bırakacaksınız ve yürüyerek gezeceksiniz Şirince'yi. Sokaklar dar, yokuşlu ve arnavut kaldırımı o yüzden spor ayakkabılarınızı giyip düşeceksiniz şirince sokaklarına gerçekten güzel şirin bir köy egedeki birçok köy gibi. İnsanları gelen turistin 'para' olduğunun farkında çeşmede bile daha ucuza bulacağım damla sakızına birçok para vererek aldım tabi bunu çeşmeye gidince fark ettim ama ne fayda :) anlayacağınız malesef bir çok turistlik yer gibi orasıda.
Gezdik dolaştık Taş Mektep Artemis Restaurant'ta yemeğimizi yedik. İçerisi müze, bahçesi çok güzel bir restaurant, şirinceye hakim tepede tarihibir taş ev müzeye çevrilmiş. Bahçede aynı zamanda minik dükkanlarda şaraplar ve hediyelik ürünler satılıyor. Asırlık çınarların altında mum ışığında yiyorsunuz yemeğinizi. Ah birde şu kediler olmasa inanılmaz sırnaşık ve çok fazla sayıda kedi var, ama öyle sırnaşıklarki ayaklarınıza dolanıp paçanızı çekiştiriyorlar, pıst diyorsunuz istiflerini bile bozmuyorlar,hatta yandaki duvarın üstüne tırmanıp patilerini masanıza atıyorlar ve kovalayamazsanız yemeğinizi alıp kaçıyorlar. O yüzdendir yemeğim zehir oldu resmen ayakta yedim garsonlarda baş edemiyor. Bu arada acaba ben mi çok abartıyorum dedim ama inanın her masadan benim gibi çığlıklar geliyordu tek değildim yani :)
![]() |
Taş mektepte bu manzara eşliğinde yemeğinizi yiyiyorsunuz |
![]() |
Ege mezeleri |
![]() |
Yöresel ot kavurması |
![]() |
Fotodaki davetsiz misafirden ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım |
Yemekten sonra arabamızı almaya gittik ve otoparktaki amca kahkahalarla uğurladı bizi öyle bir laf ettiki gülmekten kendimizi alamadık. Diyoloğu aynen aktarıyorum ama lütfen ege şivesiyle söylendiğini düşünün.
biz - amcacım bu kadar mı? bu çarşıdan başka gezilicek yeri var mı?
amca - e bu kadar be evladım.
- reklamı büyük ( ellerini iki yana açmış kocaman)
- kendisi bu kadarcık be yavrum ( avcunu büzüştürmüş öbür eliylede sarmış)
biz - gülüşüyoruz eşim 'haklısın amca' diyor
amca - 'yaaa yavrum bu kadar bu kadarcık' diyor ve biz selametle diyip arabamıza biniyoruz o da bizi iyi dileklerle yolcu ediyor.
Ya işte şirince de böyle 'bu kadar be okuyucum bu kadarcık'. :)
Yorumlar
Yorum Gönder